İngiltere’nin bütçe stratejisi değişiyor

İngiltere’de yapılacak bütçe kuralı değişikliklerinin, büyük vergi artışlarını azaltabileceği yönünde bazı beklentiler mevcut. Maliye Bakanı Rachel Reeves, kamu bütçesindeki “kara deliği” kapatmak için 22 milyar sterlin bulması gerektiğini ifade etti. Aynı zamanda, kemer sıkma politikalarını sona erdirmek ve büyümeyi desteklemek amacıyla hastaneler ve yollar gibi temel hizmetlere yatırım yapma sözü veriyor. Ancak bu iki hedefi büyük vergi artışları olmadan gerçekleştirmek oldukça zorlu bir süreç olarak görünmekte.

Reeves’in, bu sorunu çözmek için bir çözüm önerisi olduğu düşünülüyor. Bu çözüm, hükümetin kendi kendine koyduğu borçlanma sınırlarına dayanıyor. Bu yöntem, vergi artışlarını tamamen ortadan kaldırmasa da, onların ölçeğini sınırlayabilir.

BORÇLANMA KURALLARININ ÖNEMİ NEDİR?

Birleşik Krallık’ta hükümet, borcun beş yıl içinde azalması gerektiği şeklindeki mevcut mali kuralı uygulamaya devam etmeyi kararlaştırmış durumda. Zengin ülkelerin çoğu, mali piyasalarda ve vergi mükelleflerinde güvenilirlik sağlamak amacıyla bu tür kurallara sahiptir. Bu durum son derece önemli; çünkü Birleşik Krallık, çoğu yıl gelir-gider farkı nedeniyle açık vermekte ve bu açık genellikle piyasalar aracılığıyla borçlanma ile kapatılmakta. Kuralların veya bu kurallara uyma planlarının güvenilirliği azaldıkça, borçlanma maliyetleri de artmaktadır.

Liz Truss’un 2022 yılına ait mini bütçesi, kaybedilen güvenilirliğin maliyetine dair önemli bir örnek teşkil ediyor. Truss, hükümetinin yarım yüzyılın en büyük vergi indirimlerini nasıl finanse edeceğine dair bir plan sunmamış ve bu durum, borçlanma maliyetlerinin yükselmesine neden olmuştur.

Reeves’in Borçlanma Yöntemi

Maliye Bakanı, kendi kurallarını belirleyebilir; ancak bağımsız Bütçe Sorumluluğu Ofisi (OBR), bu kuralları değerlendirerek kamu maliyesi üzerindeki etkilerini inceler. Genel seçim öncesinde Reeves, selefi Jeremy Hunt’ın belirlediği kuralları büyük ölçüde yeniden uygulamayı planlıyor. Hunt’ın Mart ayındaki bütçesiyle OBR, kurallara uymak için çok az bir nakit kalacağı öngörüsünde bulunmuştu.

Reeves, borç tanımını değiştirerek bu baskıdan kaçınmayı hedefliyor. Örneğin, Bank of England’ın pandemideki operasyonlarının nasıl değerlendirileceğini değiştirebilir. Banka, uzun vadeli yatırımlar satın alarak ekonomiyi desteklemiş; bu satışlar sırasında ise artan faiz oranları nedeniyle kayıplar yaşamaktadır. Borcun farklı bir tanımı, bu kayıpları farklı şekilde ele alarak ya da tamamen göz ardı ederek, Reeves’in borcun daha hızlı düştüğünü söylemesine olanak tanıyabilir. Bu durum, ona en az 16 milyar sterlin daha harcama imkanı sağlayabilir.

BÜTÇEDE VERGİ ARTIŞLARI OLABİLİR Mİ?

Sonbahar bütçesinin “acı verici” olacağı uyarısını yapan Keir Starmer, Bütçe’de hangi vergilerin artırılabileceğine dair endişeler taşıyor. Ancak Reeves, mevcut borçlanma maliyetlerinin yükselmesi ve bu durumun sabit faizli ipotek anlaşmalarını etkilemesiyle birlikte, yatırım harcamalarının çoğunun büyümeyi artıracak projelere yönlendirileceğini ifade ediyor. Hükümetin, günlük harcamaları vergi gelirleriyle finanse etme taahhüdü bulunuyor.

Bununla birlikte, mevcut planlara göre birçok kamu hizmetinin bütçelerinin sıkıştığına dikkat çekiliyor. Bu sıkışıklığı hafifletmek ve hükümetin diğer vaatlerini yerine getirmek, Institute for Fiscal Studies’e göre 25 milyar sterlinlik vergi artışlarını gerektirebilir. Bu nedenle, 30 Ekim’de açıklanacak bütçede, hangi grupta yer alınacağı merak konusu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir